5/30/2010

Son Kez


Rüzgâr son bir kez sert bir şekilde esmişti. Etrafımdaki bütün sesler yok olmuştu. Sadece senin gidişini duyabiliyordum. Benden uzaklaştığın her adımda geri dönme ümidin daha da kayboluyordu. Her zaman yanımdaydın ama ben seni görmemek için çok uğraşmıştım. Seni görmeme rağmen hakettiklerini sana yaşatamamıştım. Şimdi uzaklara baktığım zaman seni daha iyi görüyorum.

Hayal ettiğimiz gibi değildi. Belki de bazı insanların hayal kurmaması lazım. Düşünceleriniz bir anda değişiyor ve sadece yüreğinizi dinlemeye başlıyorsunuz. Hayal kurmak zihinsel bir şey değildir aslında. Yüreğinizden o sırada geçen bütün düşüncelerin gözlerinize yansımasıdır. Gerçekleşmesi imkânsız düşüncelerdir aslında. Zihin çemberinden o kadar kolay geçerler ki mantık dediğimiz olguyu da kaybederiz bir anda. İşin sonunda mutluluktan çarpan bir kalp kalır geriye. Geleceği düşünmeyen, düşsel bir dünyada çırpınan iki insan. Sadece hayalgücünün ışığında ısınmaya çabalayan iki yürek. Başlarda herşey ne kadar güzel görünüyordu değil mi? Sadece sen ve o. Hiçbirşey sizi korkutmayacaktı, hiçbir rüzgâr sizi ayıramayacaktı.

Gözlerine son kez bakıyordum. Günlerimi harcadığım, her gece yatmadan önce hayalini kurduğum gözler bunlar değildi. Akan yaşların arasından içindeki mutluluğu görmek için o kadar uğraşmıştım ki. Çünkü o mutluluğu belki de son kez görecektim. Bilinmeyen bir zamanda görüştüğümüzde o mutluluğun sebebi ben olmayacaktım. Günler geceleri kovalayacaktı ve ben gene seni düşünecektim. Her nefes aldığım saniyede seni tekrar yanımda isteyecektim. Gözlerinin içindeki seni görecektim yanımda olmasan bile.

Hayal ettiğimiz gibi değildi. Mutlu olmak için çok uğraşmışız demek ki. Gerçekler yanımızda duruyordu ve biz hiçbirini göremedik. O kadar sarhoştuk ki. O kadar kendimizi soyutlamıştık ki. İlk tokadı yediğimizde bile ayyaşlığa devam ediyorduk. Kim bilebilirdi ki bu kadar bağımlı olacağımızı birbirmize.

Gözlerine son kez bakıyordum. İçindeki seni görmeye çabalıyordum ki sen ilk defa buna engel oldun. Gözlerini kapattın ve başını öne eğdin. Etrafımızdaki bütün renkler solmaya başladı. İnsanlar artık daha da farklı görünüyorlardı. Hepsi gerçekti. Aslında onlar her zaman yanımızdaydı. Kendi dünyamıza almıyorduk onları herşeyi istediğimiz gibi sonuna kadar yaşayalım diye. Benden uzaklaştığın her adımda etrafımdaki herşey daha da gerçek görünmeye başladı. Senin kurduğun dünyada artık olamayacaktım. Onlar gibi sıradan bir insan olacaktım senin karşında. Evet, gerçekten biz ve bizim gibi insanların artık hayal kurmaması lazım.