12/01/2010

Hayat

Sadece onun hakkında yazmak istiyordum. Kuracağım bütün cümleler, içimden geçen bütün kelimeler sadece onun için olacaktı. Kalp atışlarımdan fırsat bulduğum anda harekete geçecektim. Sakinleşmem uzun sürmedi, elime kâğıdımı ve kalemimi alıp kelimeleri dökmeye başladım.

Yıllardır aynı kalemi kullanıyordum. Umutsuzluğum, çaresizliğim, geçmişe bakamayacak kadar korkak oluşumu hep bu kalem ile resmetmiştim beyaz sayfalara. O sayfaları saklamak yerine yırtıp atmayı tercih etmiştim. Nasıl ve ne şekilde yazdığımı hiç hatırlamıyordum. Sadece o an ihtiyacım vardı ve yazmıştım. Belki de sadece o anı simgelediği için yırtıp atmıştım. İleride tekrardan okuyup o anı hatırlamamak için. Cümlelerin hiç biri aklımın ucundan dahi geçmiyordu. Sadece yeni düşünceler beynimin içerisinde fır dönüyordu. Sakinleşmem gerekirken, halen onun hakkında ne yazacağımı düşünüyordum. Özel olması lazımdı. Sadece onu anlatması lazımdı.

İstediğim gibi olmayacaktı. Elime kalemi aldığım andan itibaren bu düşüncedeydim. Gene istediğim cümleleri kuramayacaktım. Gene içimden geçenleri net bir şekilde kâğıda dökemeyecektim. En önemlisi; o gene yazdıklarımı okumayacaktı. Her geçen dakikada kâğıdı doldurma isteğimden uzaklaşmaya başlamıştım. Aklımda uzun zamandır var olan düşünceler yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Günlerdir zihnimin en berrak yerini işgal etmiş parazitler, yerini saçma sapan sonsuz bir boşluğa bırakmıştı. Hiç bir şey yazamıyordum. Keşke sadece yazamıyor olsaydım. Konuşmayı daha da kötüsü yeri geldi mi susmayı bile unutmuştum. Geçmişe çektiğim süngerin izlerini görmeye başlamıştım. Belki de üzüntümün en belirgin sebebi de buydu.

Hayatın zorluklarını kavramaya çabaladığımız anda; ondan aynı şekilde uzaklaşmaya da başlıyoruz. Bazı düşüncelerimizi elimiz ile koymuş gibi aktarırken; bazılarını da kelime oyunları ile süslemeye çalışıp karşımızdakine eziyet çektiriyoruz. Olduğumuz gibi değil de; olmak istediğimiz insana bürünüyoruz. İşin sonunda insanlar sizi görmek istedikleri gibi görmeye başlarken; siz aslında olmak istemediğiniz bir insan haline geliyorsunuz. Çok karmaşık değil aslında. Hayatı da, sevdiklerimiz ile aramızdaki ilişkileri de, kısacası etrafımızda olan biten her şeyi karışık hale getiren gene bizleriz.

Bugün mutluydum aslında. Hayatın bizzat kendisi ile yüzleşmiştim. Saf, mutlu ve temiz yüzü ile. Hiçbir şeyden habersiz, mutsuzluğun ve çaresizliğin ne olduğunu bilmeyen bir parçası ile. O sırada yaşadıklarımı ve hissettiklerimi anlatmak isterdim. Neden yazıyı bu hale getirdim bilmiyorum. Buraya kadar okuyan varsa özür dilerim. Bazen aslında anlatmak istemediğimiz şeyleri ağzımızdan kaçırabiliyoruz. Geriye dönüp baktığımızda da bomboş bir sayfa görüyoruz. Üstündeki yüzlerce kelimeye rağmen.

Hiç yorum yok: