1/10/2011

Başlangıçlar


İyi başlangıçlar arzuluyor insan. Gün ışığı ile gözlerini açtığı anda bunu istemeye başlıyor. Bazen boş vermişlik içerisinde savruluyor, bazen de bütün dikkatini yaşanmışlıkların üzerinde tutuyor.

Bir kez tutmak istiyorsun o elleri, neleri kaybedeceğini düşünmeden. Sadece içinden geleni yapmak istiyorsun ancak bir şeyler seni engelliyor. Bugünün vereceği mutluluk yarın ne gibi sıkıntılar yaşatacak bilmiyorsun. Dünün getirdiği nefret veya kinin seni yarınlara nasıl ulaştıracağını kestiremiyorsun. İşte bu yüzden gözlerime bakamıyorsun. Gözlerimdeki anlamları çözemiyorsun. Boş bakışlar atıyorsun etrafına. Her şeyin bir kez yaşanmasını istiyorsun çünkü fazlası mideni bulandırıyor. Fazlasını istemiyorsun çünkü alışık değilsin. Geçmişine sünger çekemiyorsun çünkü etrafındaki insanların onca yaptıklarına rağmen; geçmişini unutmak istemiyorsun. Yaşananların sana ne kadar zarar verdiğine aldırış etmeden, o geçmişi istiyorsun. Sabah uyandığın zaman; o geçmişin izlerini görmek istiyorsun. Belki de telefonunun acı bir şekilde çalmasını istiyorsun. Geçmişin seni arayıp belki de binlerce kez yaptığı gibi “özür dilerim” demesini istiyorsun.

Bazı şeylerin kaybolduğunu hissetmeye başladığın an; umutsuzluğunun giderek arttığını da fark ediyorsun. Oturduğumuz onca sandalye, bank, tabure. Hepsi yok olmaya başlıyor. Masalardaki binlerce boş kül tablası, içi belki de binlerce kez doldurulup tarafımızca boşaltılan kadehler. Hepsi yok olmaya başlıyor. Senin boş gözlerin; benim anlamsız suratım. Geçmişini unutmak için çabalamadığın her dakika; seni bana hatırlatan her şey kayboluyor.

Hiç yorum yok: