9/08/2008

Acı

Kötü gidişler vardır insan hayatında. İnsanın doğası gereği oluşur bunlar. Farkında olmadan geriye bakıp kötü gidişleri değerlendirdiğiniz zaman kendi hatalarınızı da görürsünüz. Aslında onları hiç yapmamış gibi kabul edersiniz.

Geriye bakmak geçmişi düşünmek günden güne zorlaşmaya başladı. O kadar çok şey yaşanıyor ki hayatımızda. O kadar çok insan geçiyor ki önümüzden. Bazıları sizinle göz göze geliyor bazen gülümsüyor bazen somurtuyor. Bazıları sizi mutlu edecek şeyler yapıyor. Şunu unutmayın ki uzun süredir mutluluğu tadamamış bir insana karşısındakinin yaptığı her şey mutluluk verir. Somurtanlara anlam veremez yolunuza devam edersiniz. Onlar somurtmaya mahkumdur zaten. Sizi bir daha görseler kafalarını çevirip yola devam ederler. Hiç yokmuşsunuz gibi. Hiç var olmamışsınız gibi. Siz onlara bakarken onlar hayatlarının en büyük zevkini tadarlar: ACI ÇEKTİRME

Acıyı vücudunuzda hissedersiniz. Bu kolay bir iş alın bir bıçak işinizi görün. Acı çektirmenin boyutu farklıdır. Özel bir şeydir. Herkes yapamaz. Karakter meselesidir insanlara karşı büyük bir nefretinizin olması lazım. Sadece o insana değil etrafındaki insanların da sizden nefret edeceklerini bilmeniz ve bunu göze almanız lazım. Karaktersiz değildir bu insanlar. Daha çok karakterini tam yerine oturtmamış insanlardır. Neyi nasıl yapmasını gerektiğini bilmeyen insanlardır. Eski çağlarda başlayan ve günümüze kadar gelen “zarar verme” dürtüsü de buradan ortaya çıkıyor işte. Karşındakine acıma ona saldır acı çekmesi için elinden geleni yap. En sonunda gardını düşürdüğünde yere yıkıldığında üzerine bas ve zafer çığlıkları at. Ne oldu peki? Ne değişti şu kısacık hayatında? Neyi öğrendin bu zaferinden sonra?

Bazı geceler uyuyamıyorsunuzdur. Bir yanma hissi vardır kalbinizin tam ortasında. Gözyaşları o yanma hissini söndürmek için uğraşırlar ama “ağla açılırsın” tabiri gibi buda kocaman bir yalandır. Sabaha kadar ağlayın dostlarım olmuyor. Sabahlayın sabah doğan güneşi eşsiz huzurunu yüzünüzde hissedin. Sabah esen sert rüzgârı vücudunuzda hissedin olmuyor. Acıyı unutamıyorsun ne yaparsan yap.

Ağlamak yalnızlıktır. Ağlamak beyaz bayraktır aslında. Teslimdir geriye dönmesi imkânsız bir harekettir. Gözyaşı yere damladıktan sonra onu geriye döndüremezsin yerde kalır. Şöyle bir kafanı kaldırıp etrafına baksana. Bugüne kadar yaşadığın tüm güzel anıları düşün. Kimler vardı yanında? Ailen? Arkadaşların? Sevgilin?

Bazen hiç kimse olur. Ailene değer vermiyorsan, arkadaşların dünyanın en muazzam insanları olmalarına rağmen onlara çöplük gibi davranıyorsan veya sevgilin senin için herşeyi yapmaya hazır olmasına rağmen onu aldatıp bir köşeye atarsan..Sen yaşamasını bilmiyorsun dostum. Boşuna gelmişsin bu yaşa kadar. Bir yalvar bakalım belki tekrar şans verirler sana. Belki bu sefer becerebilirsin.


27.12.2007

1 yorum:

noir_desir dedi ki...

hayat gerçekten çok hızlı geçiyor.. yaşanılan olaylar,karşılaştığmız insanlar hayatımızdan akıp giden ya da hayatımıza değip geçen insanlar... hepsinin getirileri farklı, götürüleri kadar... ve bizden götürüleri olanlara karşı bir nefret ve acının bıraktklarını silebilmek adına intikam denen boş oyuna başvurmaya çalışırız,sanki yardımcı olabilecekmş gibi..oysa kazandırdığı sadece daha fazla yıpranmışlık.. kabullenmek denen yerindeliği gerçekleştiremeyiz çoğu zaman.. çünkü egomuz zedelenemezdir,kimse ona zarar veremez! insanların göklerdeki müthiş egosu... egosu adına yaralı kanatlarıyla göklerde uçmaya çabalaması..boş bir çaba.. kandırmaca..
geçmişin izlerini silemeyiz.. her koku,her ses bir iz olarak varlığını devam ettirecektir etkisini sadece biraz daha azaltarak.. günlük oyunlarımızda geçmişin perdelerini kaldırabilmemiz söz konusu olamazken geleceği de berrak görmek bir o kadar zorlaşır.. geçmişin izleri kanatır daimi süreçte. bizi değitirir,dönüştürür..