11/07/2008

This Is The Life’dan sonra Take This Life gelme sorunsalı:

Amy MacDonald hanım kızımız yememiş içmemiş çok eskilerden güzel bir eseri günümüz standartlarına getirerek söylemiş. Her delikten çıkan Osman adlı şahıs bana geçenlerde bu şarkıyı gönderdi sağolsun. Bende dinleye dinleye “allahım ne güzelmiş” nidalarıyla dolandım durdum evde.

Kimse hakkını yemesin güzel şarkı gerçekten. Neyse bugün içimden Taksime gitmek geldi ve yollara düştüm. 45’lik dediğimiz biranın gayet leziz ve ucuz olduğu barda şarkılar eşliğinde oturuyordum. Tek başına gayet bira içebiliyor insan. Neyse 4-5 bira götürdükten sonra eve doğru yola çıkma zamanı gelmiştir dedim ve mükemmel bir kalkış ile yollara döküldüm. Plan basit: Beşiktaşa geç oradan motora bin Üsküdardan eve yürü

Plan başarıyla sonuçlandı elbette ki. Yolda ilerlerken kafama takılan birsürü hadise oldu ancak başlıktan da anlaşılacağı üzre kafamı en çok kemiren dinlediğim müzik oldu. Öncelikle Amy hanfendi çıktı sahneye gayet de güzel bir sesi var kendisinin. Şarkı bittikten sonra “ulan tekrar mı dinlesem?” diye düşünürken bir anda çılgın bir elektro gitar sesi işittim. Okuyanların çoğunun bileceği In Flames şarkısı Take This Life çalmaya başladı. İroniye gel dedim Üsküdar yokuşunda gülmeye başladım. Uzun sakallı dinci amcalar kovaladılar tabi bir süre.

Amy’e dönmedim tabi. In Flames’i de dinlemedim. Hemen açtım bir Bloodbath- Bathe In Blood. Eski günleri hatırladım. “Bu şarkıyla ilgili anın varsa taa kafana koyim” diyenlere teesüf ediyorum ve “I keep my eyes on the screen” diyip mosh yapıyorum onlara.

Hiç yorum yok: